@article{Soyyer_2009, title={Bektaşîlikte Devir (Dönüşüm) Anlayışı}, url={https://abked.de/index.php/abked/article/view/181}, DOI={10.24082/abked.2009.01.007}, abstractNote={<p>Devir ya da devriye, maddî olarak görünen âleme dü- şen canlının önce cemad/cansız, sonra bitki, sonra hayvan ve en sonunda insan şeklinde görünüşüdür. Tasavvufun en önemli ögelerinden biri ezel bezminde edilen yeminle, bu âlemde bu yeminin tekrarlanması ve insan-ı kâmil oluşla sonuçlanan süreçtir. Devriye 18. yüzyılda yaşamış bulunan Bektaşî babalarından Giridi Ali Resmi Baba’nın da eser verdiğ bir konudur. 18. yüzyılın Celvetî-Bektaşî mutasavıflarından Üskü- darlı Haşim Baba ve Haşim Baba’nın halifelerinden Salacıoğlu da bu konuda benzer görüşler ileri sürmek- tedir. Devriye anlayışı, tâlibin dünyadaki varlığını bir yandan anlamlı ve değerli kılmakta diğer yandan ona “kâmil insan olma” gibi bir hedef belirlemektedir. Başka bir ifadeyle talibin kendisine üflenmiş Tanrısal ruhun farkına varıp insan-ı kâmil olma sürecdir. Geçmişteki Bektaşî dervişlerinin insan-ı kaml anlayışını en iyi yansıtan unsurlardan biri mezar taşlarıdır. Bektaşî mezar taşlarındaki ortak ögeler ise, vefat edenlerin “kâmil mürşit” oldukları “ehl-i beytin kölesi” oldukları “Allah’a ulaştıkları” ve “cennete gittikleri”dir. Bektaşîliğin devriyesi “cennet” anlayışıyla birlikte düşünülmelidir.</p>}, number={1}, journal={Journal of Alevism-Bektashism Studies}, author={Soyyer, Ahmet Yılmaz}, year={2009}, month={Dec.}, pages={117–129} }